Translate

28 Kasım 2024 Perşembe

WİFİ MUCİDİ

WI-FI'YI İCAT EDEN KADIN
Dünyanın en güzel kadınlarından biri, sinema- tiyatro sanatçısı ve Wi-Fi'nin kaşifi Hedi Lamarr.
Teknolojiye, tiyatroya ve sinemaya tutkulu bir Viyanalı birey. Hollywood'dan önce kariyerine Almanya'da başladı.  Amerika’ya gittiğinde dünyanın en güzel kadını olarak tanındı. Fotoğraflarından; ne kadar güzel olunduğunu, filmlerinden ise ne kadar yetenekli olduğunu görüyoruz. 

Hollywood'da çok az kişinin bildiği şey; Spencer Tracy veya Clark Gable ile oynayan esmerin; aynı zamanda bir füze telegü sistemi icat edip patentini alabilen olağanüstü bir iletişim mühendisi olduğudur. 

Hollywood’un en önemli yıldızlarından biri olur ve bir süre sonra tahtı Marilyn Monroe tarafından sarsılır.

Bilimle ilgilenmeye başladıktan sonra döneminin en önemli bilim insanlarından biri haline gelir. Frekans atlamalı yaygın spektrum, diğer adı ile gizli haberleşme sistemini icat eder. 

2. Dünya Savaşı sırasında icadı reddedilir. Hollywood çevreside ondan uzaklaşır. Kimse yüzüne bakmaz. 

Aradan yıllar geçtikten ve cep telefonu ile internet icat edildikten sonra Lamarr’ın icadı değer görmeye başlar ve Wi-Fi teknolojisinin geliştirilmesi için temel oluşturur. 

Kısacası, bugün cep telefonları, bilgisayarları ve tabletleri ağlara kablosuz olarak bağlayabiliyorsak bunu bu güzel kadına borçluyuz.
Alıntı

24 Kasım 2024 Pazar

TECRÜBE KONUŞUR...

TOLSTOY
Ömrünün  son günlerini  Istanbulda  geçirmek isteyen  ve vasiyetinde  mezarına  haç  konulmasını istemeyen,  Istanbul'a  gelirken  Bulgaristan'da  bir tren garında ölen Rus edebiyatının dev ismi Tolstoy’un son fotoğrafı ve hayatı sorgulatacak ders niteliğinde 17 sözü:
1. Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.
2. Hayat ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.
3. Bozuk para insanın cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin.
4. İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.
5. Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder ama, hiç kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama, hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.
6. Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez.
7. Ne diye şeytana kızarsın? Bir iyilik yap da, o sana kızsın.
8. Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve Unutma; ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın.
9. Bir insanı bulunduğu mevkiyle değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir.
10. En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.
11. Bir insan acı duyuyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyuyorsa insandır.
12. İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.
13. Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür.
14. İnsanların çoğu onu yapıyor diye yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz.
15. Kimse, kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin.
16. Birine çamur atmadan önce iyi düşün ve sakın unutma, önce senin ellerin kirlenecek.
17. Başkalarının hayatından ders alın. İnsan, bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor.

22 Kasım 2024 Cuma

İstanbul Boğazı’nı Yürüyerek Geçen Adam



Atilla Hülagü

Eşsiz güzellikleriyle iki kıtayı ayıran İstanbul Boğazı’nı 30 Temmuz 1961 günü yaptığı yedinci denemesinde başarıyla geçen Atilla Hülagü, kendisinden 460 yıl önce yaşayan Leonardo da Vinci’nin su üzerinde yürüyen insan çizimlerinden faydalanmıştı. 2 yıl çalışarak ortaya çıkardığı hesaplamalara uyarak 30 Temmuz 1961 günü Baltalimanı’ndan Küçüksuya kadar ters akıntıların da etkisiyle 2 bin 200 metrelik mesafeyi 56 dakikada ve 4 bin 452 adımla yürüyen Atilla Hülagü, dünya tarihine “suyun üzerinde yürüyen ilk insan” olarak geçmişti.

20 Kasım 2024 Çarşamba

BİTMEZ TÜKENMEZ BİR ARZU HİKAYESİ...

Tolstoy’un "İnsan Ne ile Yaşar" adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır.

Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “Yoksa bütün hakkını kaybedersin.”

Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz…

Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u bu mezara gömerler. Reis Pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”

Mütemadiyen biriktirmek istiyoruz. Yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev… Gözlerimiz midelerimizden, arzularımız ihtiyaçlarımızdan daha büyük…

Ve insan yaşlandıkça besler, gençleştirir arzularını. Biriktirdikçe hayata olan bağlarını artırır. Öyle bağlanır ki hayata, bir gün bu diyardan göçüp gideceği fikri zamanla yitip gider aklından…

Tüketmeye de çok meraklıdır insan. Biriktirdiği paranın, eşyanın, malın-mülkün yanında zaman tüketir, söz tüketir… Benlik biriktirirken, benliğini tüketir…

Sofraya koyabildiğimiz bir bardak çayın, zeytine, ekmeğe ulaşabilmenin bir zenginlik olduğunu ne zaman fark edeceğiz.

Doldurabildiği bir cüzdanı olmasa da, bir evi muhabbetle, kanaatle dolduran bir kadının, akşamları evine gelen, ekmek getiren, eline sağlık diyen bir erkeğin, zenginlik olduğunu ne zaman anlayacağız? 




14 Kasım 2024 Perşembe

DÜNYA NÜFUSU 8 MİLYAR KİŞİYİ GEÇTİ

DÜNYANIN NÜFUSU 8.04 MİLYARA ULAŞTI. DÜNYANIN BÜYÜK FOTOĞRAFINDA EPEY DEĞİŞİKLİK VAR…

Bu 8 milyar insanın;

%11'i Avrupa'da
%5'i Kuzey Amerika'da
%9'u Güney Amerika'da
%15'u Afrika'da
%60'ı Asya'da yaşamaktadır.
%49'u köylerde, %51şehirlerde yaşıyor.

İnsanların;

%12'si Çince
%5 İspanyolca
%5 İngilizce
%3'ü Arapça
%3 Hintçe
%3 Bengalce
%3 Portekizce
%2 Rusça
%2 Japonca
%62'si kendi dilinde konuşuyor.

-İnsanların;

-%77'sinin konutu var. %23'ünün yaşayacak mekanı yok.
-% 25'i yetersiz besleniyor.
-%87'si temiz içme suyuna sahip.
-%75'inin cep telefonu var. 
-%30'unun internet erişimi var.
-% 7'si üniversite mezunu.
-%83'ü okuma-yazma biliyor.

İnsanların;

-%33'ü Hıristiyan,
-%22'si Müslüman,
-%14'ü Hintliler,
-%7''si Budist,
-%12'si diğer dinler,
-%12'sinin dini inancı yok.

-Dünyada insanların %26'sı 15 yaşına ulaşamadan ölüyor. 15-64 yaş aralığında ölenlerin oranı % 66'dır.
-İnsanların sadece % 8'i 65 ve üzerindeki yaşlara kadar yaşayabilmektir.. 

Kaynak:NEW ENGLAND JOURNAL OF MEDICINE
20.08.2024

Alıntı

13 Kasım 2024 Çarşamba

KAÇAK...

Kaçak Bisikletli Hacı
👉... 1964 yılında bisikletiyle Hacca gitmek istiyor fakat gideceğini kimseye ilan etmiyor.
✍️... Cebinde sadece 66 lirası var. Yollarda paraya çok ihtiyacı olmuyor. Vaaz verdiği yerlerde önüne sofralar kuruluyor.
✍️... Cilvegözü Sınır Kapısı'na varıyor. 1952 yılına ait pasaportunu gösteriyor. Fakat 5.000 lira döviz alması gerektiği söyleniyor, parası olmadığından geçemiyor.
👍... Yolundan vazgeçmiyor. Tel örgülerden bisikletini atıyor. Ardından kendisi de atlıyor. Bu kez bisikletini kucağına alıyor. Mayın tarlasından geçip Suriye asfaltına çıkıyor. Bisikletine binerek hızla ilerliyor. Amman’a varıp mola verdiği sırada tanıdıkları ile karşılaşıyor.
'Buradan öteye zorlanırsın, bizimle gel' diyorlar. Başta kabul etmiyor ama zorla ikna ediyorlar. Bisikletini Amman’da birisine emanet edip tanıdıklarıyla yola devam ediyor. Otobüsle Mekke’ye varıp Hac vazifesini tamamlıyor.
Dönüş yolunda (bir aksilik yüzünden) otobüsü kaçırıyor.
Arabadan arabaya aktarma yaparak Amman’a varıyor ve bisikletine kavuşuyor.
(Ürdün ve Suriye'yi geçtikten sonra) 'Nasılsa memleketime gidiyorum' diyerek bisikletiyle Türk hududuna geliyor. İşte orada, 5.000 liralık döviz almadığı ve kaçak geçtiği için tutuklanıyor.
(Savcılığa çıkarılan) Mehmet Neşet amca, 'Bu suçsa ben Beytullah’ı görmeye gittim. Gavur olmaya gitmedim ya, ne yaparsanız yapın' diyor, cezasına razı oluyor.
Mehmet Neşet Öz’ün bisiklet yolculuğu savcının çok dikkatini çekmiş. Savcının talebiyle bisikletli fotoğrafı çekiliyor.
Ve o fotoğrafı Hürriyet Gazetesi basıp haber yapıyor. Ailesi olayı gazeteden görüp öğreniyor, yanına gidiyorlar fakat alıp gelmek mümkün olmuyor.
Mehmet Neşet amca 27 gün cezaevinde yattıktan sonra beraat ediyor. Yol arkadaşı bisikletiyle otobüs bindirilip evine gönderiliyor.
Uzak akrabaları ve köylüleri Hacı Mehmet Neşet Öz için hep 'Yollarda ölecek, ölüm haberi gelecek' dermiş. Fakat vefatı söyledikleri gibi olmamış.
Vefatından bir gece önce köyündeki dört kahveye de girerek herkese çaylar ısmarlamış, 'Yarın benim bayramım var' demiş.
Ertesi gün, 19 Şubat 1976'da sabah saatlerinde yatağında huzur içinde vefat etmiş. Nur içinde yatsın. Allah rahmet eylesin."
ALINTIDIR...