Translate

17 Aralık 2014 Çarşamba

HZ. MEVLANA ' NIN ŞEB-İ ARUS ' U

                Kendi ölümünü " şeb-i arus " yani düğün gecesi olarak gören Hz. Mevlana , dünyadan ayrıldıktan sonra geride kalanlara şöyle sesleniyordu : 

                " Öldüğüm gün tabutum yürüyünce , bende bu dünya derdi var sanma . Bana ağlama ! Yazık yazık , vah vah ! deme . Şeytanın tuzağına düşersen " Vah vah 'ın sırası o zamandır. Yazık yazık ! o zaman denir. 

               Cenazemi gördüğün zaman  " Ayrılık ayrılık  " deme ! Benim buluşmam , görüşmem o zamandır. 

              Beni mezara koyunca , " Elveda " demeye kalkışma . Mezar , cennet topluluğunun perdesidir.

             Batmayı gördün ya doğmayı da seyret . Güneşle Aya batmaktan ne zarar gelir ki ? 

             Sana batmak görünür , ama o doğmadır , parlamadır . Mezar hapis görünür , ama canın hapisten kurtuluşudur . 

              Yere hangi tohum ekildi de bitmedi , yetişmedi ? Niçin insan tohumuna gelince bitmeyecek , yetişmeyecek zannına kapılıyorsun ? 

              Hangi kova suya salındı da dolu olarak çekilmedi ? Bu tarafta ağzını yumdun mu o tarafta aç. " 
             
               

K A R D E Ş L İ K !!!!

           Mevlana Celaleddin Rum-i , bağlılarıyla birlikte bir gün yolda yürümektedirler . Az ileride birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler . O sırada müritlerinden biri , bu manzaraya hayran hayran baktıktan sonra şöyle der : 
            
             " Ne güzel bir kardeşlik örneği ! Keşke bütün insanlar bundan ibret alsa . " Mevlana , gülümseyerek karşılık verir : 

                " ARALARINA BİR KEMİK ATIVER DE O ZAMAN GÖR KARDEŞLİKLERİNİ ! "



19 Kasım 2014 Çarşamba

SARAYIN BAHÇESİNE CAMİ YAPTIRIYOR PADİŞAH !!!

                        Osmanlı'da "hak kuvvette" yani günümüzün "kuvvetliysen haklısın" anlayışı değil ; "kuvvet hakta" yani "haklıysan kuvvetlisin" anlayışı vardır.
                        Bugünün adıyla "demokratik uygulama" lara Osmanlı'dan şöyle bir örnek verelim: 
                       Başkent Bursa ...Osmanlı tahtında genç padişah Yıldırım Bayezid oturuyor. Emir Sultan merhum ,tekmil Osmanlı Devleti'nin "Müftii'l-Enam'ı yani Yüksek Mahkeme Başkanı ...
                         Bir davada padişahın mahkemeye gelip şahitlik etmesi gerekiyor. Padişah geliyor. Şahitlik edeceğini söylüyor. Fakat Emir Sultan merhum şu gerekçeyle Yıldırım Bayezid'in şahitliğini reddediyor. İmparatorluk Türkçesiyle diyor ki : "Terk-i cemaat eyledüğün şuyu bulmağılen , şehadetün caiz değildir." Yani " Namazlarını cemaatle kılmadığın söylendiğinden ( aksini ispatlayana kadar ) şahitliğini kabul etmiyorum." 
                         Bunun üzerine padişah , sarayının bahçesinde bir cami yaptırıyor ( bugünkü Yıldırım Bayezid Camii ) ve beş vakit namazını bu camide cemaatle kılmaya başlıyor. 

             





24 Eylül 2014 Çarşamba

Sertap Erener 212 avm-10

Sertap Erener 212 avm-9

Sertap Erener 212 avm-8

Sertap Erener 212 avm-7

Sertap Erener 212 avm-6

Sertap Erener 212 avm-5

Sertap Erener 212 avm-4

Sertap Erener 212 Avm-3

Sertap Erener 212 avm-2

25 Mayıs 2014 Pazar

Miraç Gecesi

el-HÂFID
Yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan...

Allah Teâlâ, istediği kulunu yukarıdan aşağı atıverir. Şan ve şeref sâhibi iken, rezîl ve rüsvây eder ve bu muamelesi çok defa, kendisini tanımıyan, emirlerini dinlemeyen âsiler, başkalarını beğenmiyen mütekebbirler ve hak, hukuk tanımayan zâlim zorbalar hakkında tecellî eder.
      Miraç Gecesinde  İslam Alemine bağışlanma , huzur , sağlık , mutluluk , bereket yağdırır inşaallah ....
MİRAÇ , RECEP AYINDA 27. GECE , ALLAH'IN DAVETİ ÜZERİNE CEBRAİL ALEYHİSSELAM'IN REHBERLİĞİNDE HZ. MUHAMMED'İN MESCİD-İ HARAM'DAN MESCİD-İ AKSA'YA GİTMESİ, ORADAN SEMAYA , YÜCE ALEMLERE , İLAHİ HUZURA YÜKSELMESİDİR.
PEYGAMBERİMİZ BU GECEDE , BURAK'A BİNEREK BÜTÜN KAİNATI HIZLICA VE KISA SÜREDE  GEZİP İLAHİ HUZURA ÇIKMIŞ ; ALLAH İLE SOHBET ŞEREFİNE ERMİŞ , CEMALİNİ GÖRMÜŞ , EMİRLERİNİ ALIP DÖNMÜŞTÜR.
MİRAC YOLCULUĞU SONUNDA PEYGAMBERİMİZ , ÜMMETİNE KIYAMETE KADAR KALICI BAZI HEDİYELER GETİRMİŞTİ.
BUNLARDAN EN ÖNEMLİSİ 5 VAKİT NAMAZDIR.
DİĞERİ ; EFENDİMİZE , ÜMMETİ İÇİNDE , NE KADAR GÜNAHKAR OLURSA OLSUN , ALLAH'A ORTAK KOŞMAYAN KİMSELERİN CEZALARINI ÇEKTİKTEN SONRA CENNETE GİRECEKLERİ MÜJDESİDİR.
İÇİNDE MÜSLÜMANLARA PEK ÇOK MÜJDE VE BİLGİNİN OLDUĞU BAKARA SURESİ'NİN SON İKİ AYETİ BU GECEDE GELMİŞTİR.






16 Nisan 2014 Çarşamba

LOTUS

BİR ZAMBAK TÜRÜ OLAN LOTUS , BATAKLIK YERLERDE SON DERECE GÜZEL ÇİÇEKLER AÇAR .BATAKLIĞIN PİS ÇAMURUNU ENFES BİR KOKUYA DÖNÜŞTÜRÜR. GÜNEŞ DE BATAKLIKTAN YÜKSELTTİĞİ BUHARI YAĞMUR VE KARA DÖNÜŞTÜRÜR. YAĞMUR SAF SUDUR ; KAR BEMBEYAZ TEMİZLİKTİR.

İYİ İNSAN DA ZARARI FAYDAYA , KÖTÜYÜ İYİYE ,ÇİRKİNİ GÜZELE ,DÖNÜŞTÜREBİLMELİDİR.OLAYLARA YAPICI BAKIŞ BUNUN ANAHTARIDIR. MÜSLÜMAN TAVRI ONARICI OLMALIDIR , BOZUCU - YIKICI  DEĞİL ,BİRLEŞTİRİCİ OLMALIDIR. BU TAVIR KALPLERİ YUMUŞATIR , DÜŞMANLARI DOST EDER. MÜSLÜMAN NERDE OLURSA OLSUN ZAMBAK ÇİÇEĞİ GİBİ HOŞ RENKLERE BÜRÜNMELİ , HOŞ KOKULAR YAYMALIDIR ÇEVRESİNE . 


31 Ocak 2014 Cuma

BİR BARDAK SU !

Halife Harunürreşid , devrin önemli alimlerinden imam Şibli'ye " Biz mi ziyaretinize gelelim yoksa siz mi bizim sarayımıza şeref veririsiniz ?" diye haber gönderir. İmam Şibli de "Biz Halifenin yanına geliriz." der. Saraya gider. 
Halife - Bana nasihat eder misiniz ? " 

İmam Şıbli - Bir bardak su getirin . Eğer çölde susuz kalsan , ölmek üzere olsan , biri elinde bir bardak su ile çıkıp gelse , dese ki bu bir bardak suyu sana veririm ama servetinin yarısını isterim ; verir misin ? " 

Halife - Elbette veririm .

İmam Şıbli - Peki bu suyu içtin , vücudundan atamıyorsun. Doktor gelse , ben o suyu dışarı çıkarırım fakat servetinin diğer yarısını isterim der ise verir misin ? 

Halife - Elbette veririm . 

İmam Şıbli - O halde bir bardak su bile etmeyen servetine güvenme . Allah sana İslamiyet suyunun bekçisi olmayı nasip etti . Bu suya pislik karıştırma , karıştırılmasına da müsaade etme . Onu tertemiz olarak koru .

not : günümüz kişileriyle benzerlik gösteren noktalar olabilir ; ancak Halifelik kaldırılmış olup alakası bulunmamaktadır !!!!!

İsa Sönmez Sultan Sönmez Melek Çelik

İsa Sönmez Sultan Sönmez Melek Çelik 

İsa Sönmez Sultan Sönmez Melek Çelik 

İsa Sönmez Sultan Sönmez Melek Çelik 

İsa Sönmez Sultan Sönmez Melek Çelik 

İsa Sönmez Sultan Sönmez Melek Çelik 

14 Ocak 2014 Salı

KAR TANELERİ

                       Yeryüzündeki su rezervlerinin ana kaynağı olan kar , toprağın nemini koruması için de , bitki örtüsünün korunması için de hayati önem taşımaktadır. Kar bitkilerin azot ihtiyacını da karşıladığı için hayat döngüsünü sağlar. Mikroskop altına konulup incelenen kar tanelerinin hepsi birbirinden farklı şekillerde olmakla birlikte hepsi altıgendir.
                         Kar kristalleri üzerinde ilk araştırmayı yapan Amerikalı bilim adamı W. Bentley , gördüğü bu muazzam olay karşısında büyülenmiş ve sayısız kar tanesinin fotoğrafını çekerek incelemiştir. Elde ettiği 6000 fotoğraf arasında diğerinin aynısı olan bir tek kar tanesi bulamamamıştır. Bunun temel sebebi her kar tanesinin farklı büyüklükte ve farklı oranda su molekülü ihtiva eder nitelikte olmasıdır. Bununla birlikte büyük ölçüde benzerlik gösteren iki kar tanesi 1988 yılında tespit edilmiştir.
                          Kar taneleri güneş ışığını tamamen yansıttığı için beyaz görünür. Havanın gösterdiği direnç sebebiyle süzülerek yere inen tanecikler aynı zamanda birbirini ittiği için de yapışmazlar.


Z E Y T İ N Y A Ğ I ...

                    Doğada , meyvesinden sıkıldıktan hemen sonra yenebilen tek yağdır. Diğer bitkisel yağlar çeşitli işlemlere tabi tutularak hazırlanmaktadır. Saf zeytinyağı kullanıldığında vitamin ve asitler kaybolmaz. Zeytinyağının ana vatanı olan Akdeniz ülkelerinde koroner damar hastalıkları daha az görülmektedir. Zeytiyağı kolesterolü düşürür. Bolca tüketildiği ülkelerde safra taşı oluşumu daha azdır. Midedeki gastrit asit salgısını azaltır. Dolayısıyla ülser oluşumunu da önler. Zeytinyağındaki asit oranı dengesi sinir sistemiyle ilgili rahatsızlıkları önleyici özelliktedir. Bu nedenle beyin ve karaciğer rahatsızlıklarını önler. Yaşlılık döneminde görülen beyin fonksiyonu rahatsızlıkları da zeytinyağı kullananlarda seyrektir. İçerdiği E vitamini cildi ve beyni genç tutar. Ülkemiz zeytinin ana yurdudur. Bu şifa kaynağından istifade etmek gerekir.